Yeni Teknolojiler
Nedense hep yeni teknolojiler diye yazarım. Yeni teknolojiler gelecek, bizde onları uygulayacağız. Çağ falan atlayacağız diye beklerim. Bizler üretemediğimizi seviyoruz. Ha bir yerlede böyle çalışmalar var, haberiniz ola diye yazdığımı sanmayın, çünkü yazdıklarım (yeni teknolojiler konusunda) siz okuduğunuzda aslında hayli eskimiş olacak.
Ne olacak peki, biz bu katarı, bu airtrain, veya uzay aracını kaçırdık mı? Bunun neresinden yakalarız! Aslında bir günlük için böylesine marifetli, böylesine derin düşünceleri burada zikretmek, sonrada "işte ben demiştim" demek, sadece bir ülkedeki dedikoduyu buraya taşımaktan öteye gitmez. Yani "orada olan budur, bak haberin ola" 'yı geçmez.
Özellikle ülkemizdeki bilimsel dergilerde ve bilgisayar dergilerinde böylesine zaten bol miktarda yazarımız var. Yani bir tarihi anlatırlar ama tarihin içinde birşeyler yapmazlar. Kendilerine böylesine bir görevi atfetmişlerdir. Buda güzel birşey tabii. Birde yaşadıklarını, ülke içinde paylaşıp üretenlerde var. Bunların sayısı hayli az.
Bazılarıda yeni teknolojiler daha fırında iken, veya aklındaki fikri araştırırken bakarki adamın biri düşünüp yapı vermiş, standartları geliştiriyor. Hemen ona yazıp, işin içine katılmak ister. Ama bir gelenektir bizde, biz öyle böyle bir işe sonradan sarılmayız, ya biz yapacağız ya onlar. Onların sayısı ve imkanları çok olduğu için adamlarda habire günde on yüz buluş yapıp, onlarcası ile paylaşıp üretiyorlar. Biz ise katarı beklerken, air-train arkasında kalıyoruz.
Bu ne sizin nede benim suçum. Suçumuz, biraz daha içerilere girecek, iletişim kanallarımızı geliştirmemekte. Son yıllarda çerceve programları, bilimsel ortak çalışmalar, ortak arge projeleri bu sınırlarımızı geliştirsede eksiklerimiz çok.
Yazdıklarım, sadece sadece, benim kendi zamanımı, bakınız sadece kendi zamanımı diyorum, doldurmak için yazıldı. Sizin başkaca işleriniz var ise lütfen bu notları okumayın. Hele hele gerçektende bildiğiniz, veya zamanında o katara binmiş iseniz hiç okumayın. Kendinizi tekrar edesiniz diyede yazılmadı.
Bir zamanı doldurmak için yazıldı sadece.
Haluk Tanrıkulu
Ne olacak peki, biz bu katarı, bu airtrain, veya uzay aracını kaçırdık mı? Bunun neresinden yakalarız! Aslında bir günlük için böylesine marifetli, böylesine derin düşünceleri burada zikretmek, sonrada "işte ben demiştim" demek, sadece bir ülkedeki dedikoduyu buraya taşımaktan öteye gitmez. Yani "orada olan budur, bak haberin ola" 'yı geçmez.
Özellikle ülkemizdeki bilimsel dergilerde ve bilgisayar dergilerinde böylesine zaten bol miktarda yazarımız var. Yani bir tarihi anlatırlar ama tarihin içinde birşeyler yapmazlar. Kendilerine böylesine bir görevi atfetmişlerdir. Buda güzel birşey tabii. Birde yaşadıklarını, ülke içinde paylaşıp üretenlerde var. Bunların sayısı hayli az.
Bazılarıda yeni teknolojiler daha fırında iken, veya aklındaki fikri araştırırken bakarki adamın biri düşünüp yapı vermiş, standartları geliştiriyor. Hemen ona yazıp, işin içine katılmak ister. Ama bir gelenektir bizde, biz öyle böyle bir işe sonradan sarılmayız, ya biz yapacağız ya onlar. Onların sayısı ve imkanları çok olduğu için adamlarda habire günde on yüz buluş yapıp, onlarcası ile paylaşıp üretiyorlar. Biz ise katarı beklerken, air-train arkasında kalıyoruz.
Bu ne sizin nede benim suçum. Suçumuz, biraz daha içerilere girecek, iletişim kanallarımızı geliştirmemekte. Son yıllarda çerceve programları, bilimsel ortak çalışmalar, ortak arge projeleri bu sınırlarımızı geliştirsede eksiklerimiz çok.
Yazdıklarım, sadece sadece, benim kendi zamanımı, bakınız sadece kendi zamanımı diyorum, doldurmak için yazıldı. Sizin başkaca işleriniz var ise lütfen bu notları okumayın. Hele hele gerçektende bildiğiniz, veya zamanında o katara binmiş iseniz hiç okumayın. Kendinizi tekrar edesiniz diyede yazılmadı.
Bir zamanı doldurmak için yazıldı sadece.
Haluk Tanrıkulu
0 Comments:
Post a Comment
<< Home